“Kadına karşı şiddete hayır!” cümlesini hemen
hemen her gün duymaya başladığımız bugünlerde neden sadece aklımıza erkekler
tarafından kadına karşı yapılan fiziksel şiddet geliyor oysa görmezden
geldiğimiz bir şiddet daha var ki o da en az fiziksel şiddet kadar tehlikeli.
Evet kadınların hemcinslerine uyguladığı psikolojik şiddetten bahsediyorum.
Biz kadınlar hemcinslerimize mobbing yapıyoruz hem de bunu
yaparken zekamızdan, yeteneklerimizden daha çok dişiliğimizi kullanıyoruz.
Önce kendimize bir hedef belirliyoruz. Mümkünse bu kadın
mutlu olsun. Tabi biraz da güzel olsun. İş yerinizden bulun “plaza kadını”
olsun. Hedefimizi bulduğumuza göre şimdi başlayabiliriz. Hatta bir hedef tatmin
etmez en iyisi birkaç tane bulmakta fayda var.
Basitten başlayalım önce hiç tanımadığımız kadınların ne
giydiğine bakalım. Karşıdan gelen kadını süzerken yanımızda ki kadın
arkadaşımıza da “gördün mü bak kısacık etek giymiş o bacaklarla”, “daracık bluz
giymiş, göbek katlarını gördün mü, insan utanır” vb. cümleler kuralım. Evet
hiç tanımadığımız bir kadına bakışlarımızla mobbingimizi yaptığımıza göre şimdi
tanıdığımız kadınlara geçebiliriz.
Tanıdığımız hatta ötesi arkadaş olduğumuz kadınları yakın
markaja alalım sanki onu çok beğeniyormuş gibi davranalım. Bir yandan
kankası olmaya çalışalım bir yandan da zayıf noktalarını, hatalarını,
sevgilisini, kocasını, planlarını hatta hayallerini öğrenelim.
Sonra sanki sohbet ediyormuş edası ile ne yiyip ne içtiğini,
kaç kilo, kaç beden olduğunu, göğüs bedeninin kaç olduğunu,
selülitlerinin, çatlaklarının olup olmadığını soralım. Eğer standartların
üzerinde ise bu öğrendiğiniz ölçüler artık istediğiniz kadar yüklenebilirsiniz.
Standartların altında ise de yüklenebilirsiniz, sanşınızı deneyin mutlaka
ezebilceğiniz bir nokta çıkacaktır. Bu ara da evlerinizi, arabalarınızı
yarıştırmayı unutmayın ama.
Bitmedi tabiki sıra size anlattığı bilgileri kullanmaya
geldi sevgililerinizi, kocalarınızı yarıştırın. Zaten evliyseniz birkaç level
üstündesiniz diğer kadınların. Bunu sonuna kadar bekar kadınlara kullanın. Doğmamış çocuklarınızı bile yarıştırabilirsiniz.
Zaten bir çocuğunuz varsa çok şanslısınız karşınızdakini anneliğinizi
kullanarak ezebilirsiniz. Ne de olsa çocuğunuzu nasıl yetiştirdiğinizden önemli
olan bir şey varsa o da anneliğin kutsallığıdır. Buradan da çok rahat
ilerleyebilirsiniz.
Yüzünüze maskenizi takmadan gerçekten kaç arkadaşınızın
terfi almasına, evlenme teklifi almasına, hamile olduğu haberini vermesine ya
da herhangi bir sebepten mutlu olmasına gerçekten seviniyorsunuz. Şu cümleyi
sıkça kurmadınız mı “Ayşe’de evlenmiş.” Burada ki küçücük –de eki aslında
dünyaları anlatmıyor mu?
Aslında temel sorun özgüven eksikliği. Kendini
sevmeyen, psikolojisi bozuk hastalıklı tipler ne yazık ki artan bir ivme ile
çoğalmakta olup sağlıklı kadınlar ilk hedefleri oluyor. Toplumumuz da
kadınlar işlerinde, uzmanlık alanlarında yeteri kadar söz sahibi olamıyorsa
önlerini kapatanın başka bir kadın olduğunu göreceksiniz. Kadın başarılı bir
şey yapıyorsa onu aşağı çekmeye çalışan sadece erkekler değil yine bir kadın.
Oysa kadının kadını içten içe kıskanmadığı, yarışmadığı, desteklediği bir dünya daha güzel olmaz mıydı?