Her yıl Aralık
ayının 2. haftası benim için kış tatili, yurtdışı gezisi demek. Aslında
bu Aralık ayında hayalim Kızıl Deniz’e, güneşe gidip sonbaharın
hırpaladığı ruhumu güneşte kurutmaktı ama kendimi bir
anda Balkanların soğuk havasında kalbimi dondururken, “gönderdiğiniz
soğukları geri alın” diye haykırırken buldum. Hayat bana seyahatlerimde
hep çok cömert davranırdı, bu sefer pek öyle olmadı. Çünkü hava tarif
edemeyeceğim kadar soğuktu. Meşhur Balkanlar
soğuğu diye bir şey gerçekten varmış. Hayatımın hiçbir döneminde hiçbir
yerde bu kadar çok üşüdüğümü hatırlamıyorum. 15dk yürüyüp 30dk ısınma
molası veriyorduk. Eğer sizde benim gibi kışın gidecekseniz yanınıza en
kalın giysilerinizi, atkınızı, berenizi, kulaklığınızı
alın.
Hava bu kadar soğuk
ama insanları konusunda tam tersini söyleyeceğim oysa iklimlerin insan
üzerindeki etkilerine inanırım. İklimin sıcak olduğu bölge insanları da
sıcak kanlıdır. Soğuk bölgede yaşayan insanların
ise buz gibi olduklarına inanırım ama Sırplar bu görüşümü yıktılar
çünkü çok sıcak kanlı ve yardımsever insanlar. Birşey sorduğunuzda
yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar.. Hatta siz istemeseniz
de yapıyorlar. Şöyle ki bir taksici bizimle internetini
paylaştı biz talep etmediğimiz halde. Bu şehirde kimse sizi kazıklamaya
da çalışmıyor ve neredeyse herkes ingilizce biliyor yada şöyle söyleyim
biz bilmeyene rastlamadık.
Baştan söyleyeyim
eğer sanat/moda meraklısı iseniz, katedraller, müzeler gezmeyi
seviyorsanız bu şehre hiç gitmeyin. Roma, Paris, Barcelona gibi tarih,
sanat kokan şehirlere hiç benzemiyor. Gezilecek tarihi
yerleri çok ama çok az. Hatta en çok 2 günde tüm şehri gezebilirsiniz.
Ama 90’lara geri döneyim, havam değişsin, şehrimden uzaklaşayım, güzel
yemekler tadayım, yeni insanlarla yeni kültürlerle tanışayım, özellikle
de dans edeyim, gecelere akayım, hem de tatilimi
Avrupa’nın 3 te 1 fiyatına tatilimi mal edeyim diyorsanız burası tam
size göre bir şehir. Üstelik vize derdi de yok ve uçakla yaklaşık 1.5
saat sürüyor. Beklentinizi çok tutmadan sadece boş vakit geçirip,
eğlenmek için gidecekseniz şehir size hitap edecektir.Kaç günümüzü ayıralım derseniz; biz 4 gece 5 gün ayırdık ve çok fazlaydı bence bir haftasonunu yada en fazla 3 gününüzü ayırmanız tam da yeterli olacaktır.
Ulaşım ve Konaklama
Şehir de ulaşım ve
konaklama çok ucuz. Biz her yere taksi ile gittik. Korkmadan
binebilirsiniz Avrupa şehirleri gibi değil. Ancak lüx taksi yazanlara
dikkat edin, onların ücretlendirmesi farklıymış. Havaalanından
konaklayacağınız otele 15 euro vererek ulaşabilirsiniz. Para birimleri
Dinar o yüzden havaalanında bir miktar paranızı çevirmelisiniz. Şehir
merkezinde bolca Exchange Office göreceksiniz. Kalan kısmı ise orda
çevirebilirsiniz.
Gittiğim şehirlerde
tercihimi hep otelden yana kullanırdım ama konaklama kısmında bu şehrin
özellikle daireleriyle meşhur olduğunu duymuştum. Bunu değerlendirdik ve
biraz araştırma sonrasında biz Downtown
Apartment ta kaldık. Çok ta memmun kaldık çok tatlı bir sahibi var, çok
yardımcı oldu. Havaalanından transferlerimizi kendisi sağladı. Oldukça
da uygun fiyatlıydı.
Neleri Gezelim?
Knez
Mihajlova: Knez Mihajlova’yı da küçük İstiklal Caddesi olarak
adlandırabiliriz. Mağaza, restoran, sokak sanatçılarının yer aldığı
küçük bir cadde
Kalemegdan
Knez Mihajlova’nın sonundan Kalemegdan’a ulaşabilirsiniz, Tepeden şehir
manzarasının tadını çıkartabilir, hem de parkta dolaşıp vakit
geçirebilirsiniz.
Strahinjica Bana kafelerle ve restoranlarıyla ünlü bu cadde de kahve molası verebilirsiniz.
St. Mark’s Kilisesi: Ortodoks kilisesi
Nikola
Tesla Müzesi: Nikola Tesla’yı bilmeyen heralde yoktur. Bilmiyorsanız da
Belgrad’a gitmeden bu ünlü fizikçiyi biraz araştırmanızı tavsiye
ederim. Belgrad’da her yerde bir şekilde
adına ve ya heykellerine sıkça rastlayacaksınız. Özellikle elektriğin
kablosuz taşınmasını sağlayan fizikçinin icatları hakkında bilgi almak,
kişisel eşyalarının bir kısmını incelemek için bu müzeyi ziyaret
edebilirsiniz.
Aziz Sava Katedrali Aziz Sava Katedrali, Belgrad’daki en görkemli yapılardan biri.. Ayasofya’ya benzetebilirsiniz.
Savamala:Sava Nehri kenarında gezilmeye değer bir yer.
Zemun Şehrin yeni yüzü, daha çok yeni yapıların yüksek katlıların olduğu nehirin diğer tarafındaki bölge
Ada
Ciganlija Sırplar burayı Belgrad’ın denizi olarak adlandırmışlar.
Yazın burada nehre girip, güneşlenebileceğiniz alanlar mevcut, doğayla
baş başa olabileceğiniz güzel bir bölge
Bütün buraları gezdiğinizde zaten hemen hemen tüm Belgrad’ı gezmiş olacaksınız.
Nerede Yiyelim?
Türk damak tadına
çok uygun olduğu için yemekleri hiç sıkıntı yaşamazsınız heryerde
rahatlıkla yiyebilirsiniz. Birçok yere gitmemize rağmen benim az ama çok
güzel tavsiyelerim olacak. Google mapse isimlerini
yazdığınızda hepsini rahatlıkla bulabilceksiniz. Hatta bence haritanıza
şimdiden işaretleyin.
Kahvaltı için
ayaküstü atıştırmalık tercih ediyorsanız Toma’nın pizzaları çok lezzetli
ancak börekleri için aynısını söyleyemeyeceğim bizim böreklerimiz daha
güzel. Benim favorim ise Dositejeva caddesinde
yer alan “Red Bread” rahat rahat oturup kahvaltı yapabilirsiniz,
tostları çok lezzetli.
Burrito Madre
(Meksike Dürümcüsü) Belgrad’da Meksika dürümü ne alaka demeyin,
korkmadan deneyin, içine konulacak malzeleri tamamen siz seçiyorsunuz.
Blaznavac: Hem dekoru hem de kokteylleri harika
Pastis: Strahinjica Bana 52 ‘de bulunuyor akşam üstü atıştırmalık, kahve veya kokteyl molası verebileceğiniz çok cici bir yer
Cafe Beograd: Ev yapımı pastaları ve güzel kahveleri için uğrayabilirsiniz.
Boutique No 2: Kahve molası için ideal
Monument: Geleneksel sırp yemekleri tadabileceğiniz, çok hoş bir restoran ve garsonları çok ilgili
Ancak Belgrad’da
bizde ki gibi yemeğiniz bittiğinde garson gelip toplamıyor. Yeni
siparişinizi getiriyorlar ancak siz söylemeden biten yemeklerinizi,
içeceklerinizi almıyorlar, şaşırmayın..
Ortaya çıkıpta Balkanlar'ın soğuk havasını kovalayacak bir süper kahraman bulamazsanız yazın gitmeniz tavsiyesiyle...